Dresden, 20.09.2012
Berlin gezimiz sırasında bir günü günübirlik bir Dresden gezisine ayırmıştık. Dresden, Berlin'den trenle iki saat civarında ulaşılabilecek, mimari özellikleriyle öne çıkan güzel, kompakt bir şehir ve biz zaman ayırıp gördüğümüze çok memnun olduk.
Dresden, bölünmüş Almanya'nın doğu kısmında kalan bir şehir; Elbe Nehri'nin kenarına kurulmuş ve Saksonya eyaletinin başkenti. En çok öne çıkan özelliği mimarisi ve 2.Dünya savaşı sırasında başına gelenler. Şehir savaş sırasında gerçek anlamda, tamamen yerle bir olmuşken, taş taş üstünde kalmamışken günümüzde binalara baktığınızda bu yıkım dolu tarihi hiç mi hiç hissetmiyorsunuz; çünkü tüm şehir eskisine uygun olarak baştan sona restore edilmiş. Şehrin savaş yıllarındaki fotoğraflarına baktığınızda inanamıyorsunuz; temellerine kadar bombalanmış önemli yapılar bugün baştan yapılmış olarak dimdik ayaktalar (örneğin Dresdner Frauenkirche). Dresden bombalamaları, 2.Dünya Savaşı'nın sonunda, 1945 yılında yapılmış ve tarihte tartışmalı bir yerleri varmış; çünkü Müttefiklerin zaten teslim olmaya çok yaklaşmış Nazilere ceza olarak burayı gereğinden yoğun şekilde bombaladıkları, şehri haritan silmeyi hedefledikleri ve çok büyük bir sivil nüfusun da bu bombalamalar sırasında öldürüldüğü söyleniyor.
Dresden her yerinden tarih ve görkem akan bir şehir, bir krallar şehri. Zaten bunu hissetmek için Tiyatro meydanında biraz yürümek, binaların detaylarına bakmak ve Saray Müzesi'ndeki Green Vault (Grünes Gewölbe)/Mücevher bölümünü gezmek yeterli. Burada da bombalamalara ait çok ilginç hikayeler var.
Buraya ayak basınca aklıma ilk olarak Prag geldi, Almanya'dan çok Prag'daymışım gibi hissettim. Bunda hem mimarinin, nehrin, havanın, hem de yemeklerin etkisi var. Biraları da çok güzel.
Dresden adeta bir kartpostal gibi. Eski, etkileyici, inci gibi (ama çoğu siyah birer inci gibi!) binalar, bir de çok güzel bulutlar.. Bol bol fotoğraf çektirilebilecek, doyasıya seyredilecek bir şehir. Tek kötü yanı çok ama çok soğuk olması. Eylül ayında Berlin'de havadan dolayı en ufak bir sıkıntı yaşamamışken Dresden'da soğuk iliklerimize işledi, bu açıdan da Prag'ı hiç aratmadı!
Nehir kıyısına kurulmuş tarihi şehirler bana hep güzel ve romantik gelmiştir, Dresden de onlardan biri. Bruehl Terrace'tan ya da Frauenkirsche'nin tepesinden nehir kıyısını izlemek çok güzel. Şehrin genel atraksiyonları nehrin güneyindeki eski şehirde yer alıyor, karşı kıyıda ise şehrin daha modern kısmı var ki biz burada fazla zaman geçirmedik. Sadece tramvayla hızlı bir tur yapıp Kunsthofpassage bölgesinde biraz yürüdük, ki burada renkli binalar, küçük dükkanlar vs. var. Görülmesi çok elzem olmasa da her yeri bitirip vakit kalırsa görülebilecek bir yer.
Biraz da pratik bilgiler.. Berlin'den Dresden'e 6:45'te kalkan bir trenle gittik, dönüşümüzü ise otobandan otobüsle yaptık. Dresden şehir içinde tramvay kullanılabilir, eski şehrin içinde ise yürünebilir.
Bazı görülecek mekanlar:
- Theaterplatz - Opera, Saray ve ana kiliseyi gören güzel bir meydan
- Royal Palace (Residenzschloss) - Green Vault güzel, burada Saksonya hazineleri ve mücevherleri görülmeli, göz kamaştırıcı. Audioguide'da da zaman zaman güzel bilgiler var
- Bruehl Terrace - Elbe kıyısında güzel manzaralı bir seyirlik mekanı
- Frauenkirche - Tamamen tekrardan yapılmış kilise. Tepesine çıkmak şart, manzara harika, kesinlikle değiyor.
- Kunsthofpassage - Nehrin karşı tarafında birkaç sokaktan oluşan renkli, küçük bir bölge, Alaun and Görlitzer sokakları arasında kalıyor
- Altmarkt - Eski şehrin pazar-panayır meydanı