20.01.2011

amsterdam günlükleri – 2

Biraz genel kültür

Amsterdam’da neredeyse ikinci haftamı bitirmek üzereyim; ama koşturmacadan yazmaya ancak vakit bulabiliyorum. Yazılar yine parça parça..

Biraz genel kültür, daha doğrusu Hollanda ile benim garibime giden bazı ilginç bilgiler..

Netherlands vs Holland

Türkçe’de Hollanda deyip geçsek de diğer dillerde hep bu kavram kargaşası var. Sonuç olarak benim anladığım şu: Bu ülkenin resmi adı “the Netherlands”, yani alçak (yani deniz seviyesinin altında- aman tercüme kurbanı olmayayım) topraklar. Mesela Fransızcası aynen bunun çevirisi- les Pays-bas.

Kuzey ve güney olmak üzere iki kısımdan oluşan Holland ise bu ülkenin sadece bir parçası. Ancak bu iki Holland eyaleti ülkenin kalbi, üç büyük şehir Amsterdam, Lahey ve Rotterdam burada, tarihte de günümüzde de Holland ülkenin en önemli kısmı olmuş; belki de bu yüzden bu eyaletler tüm ülkeyle eş tutulabiliyor. İşin aslı bu olsa da çoğu ortamda Netherlands ve Holland aynı anlama gelecek şekilde de kullanılabiliyor. Biraz England-UK durumuna benziyor sanki.

Dünya coğrafyasındaki “yeni”ler

Hollanda dünya coğrafyasına isimlerle damgasını vurmuş. Koloni zamanından kalan keşiflerde tüm dünyaya “yeni” Hollanda isimleri verilmiş. Örnekler bol, New Amsterdam (New York-Manhattan), New Holland (Avustralya), New Zealand (Zeeland Hollanda’nın bir eyaleti, ~SeaLand) vs.

Flemish vs Dutch

Bunların ikisi de sanırım Felemenkçe olarak geçiyor Türkçe’de. Aynı dil ailesinden gelseler de bu iki dil arasında bazı ufak farklılıklar varmış. Flemish Belçika’daki Flamanlar, Dutch (ya da orijinali Nederlands) ise Hollandalılar tarafından konuşuluyor. Benim konuştuğum Hollandalılara göre Flamanlar ve Hollandalılar arasında dil açısından çok büyük farklar olmasa da, kültürler çok farklı. Biraz stereotipik olacak ama anladığım kadarıyla Hollandalılar, kendilerini Flamanlara göre biraz daha “Alman” buluyorlar; daha organize, daha direkt, gerek iş gerek normal hayatta daha şeffaflar. Flamanlar ise biraz daha “Fransız”, özellikle hayattan zevk alma konusunda. (Neyse, Belçikalılara hiç girmeyelim, deneyimle sabit, bunlar hassas konular!!!)

Amsterdam vs The Hague (Lahey)

Bir başka kafa karışıklığı. Amsterdam ülkenin resmi başkenti olsa da devletin merkezi Lahey. Parlamento da, Kraliçe de, Avrupa Birliği Adalet Divanı da, tüm elçilikler de burada. Koskoca Amsterdam’da Türkiye’nin ne elçiliği ne de konsolosluğu olduğunu öğrenmek beni çok şaşırtmıştı.

The UnDutchables!

Bu da yabancı gözünden Hollandalıları inceleyen, biraz tiye alan bir kitap. Tüm kitapçılarda karşıma çıkıyor, içini karıştırmadan edemiyorum. Hollandalılarla yeni yeni haşır neşir olmaya başlayan biri olarak şimdiden beni bile güldürdüğüne göre Hollandalıların gerçekten kendilerine has özellikleri var diyebiliriz..

Bir örnek.. Kitabın eski bir baskısının kapağında Amsterdam sokaklarında rastladığım ve beni şaşırtan bir manzarayı görünce bazı şeyleri garipsemekte yalnız olmadığımı anladım. Manzara şu: Adamın biri bisiklete biniyor (artık bunda şaşıracak bir şey yok), adamın köpeği var (eh, Hollandalılar köpeklere düşkün bunda da şaşıracak bir şey yok); ama adam bir yandan yolda bisiklete biniyor, bir yandan da kaldırımda onun yanında koşturan köpeğinin tasmasını tutuyor ve onu gezdiriyor! İstanbul’da biri bu aktiviteyi denerse başına neler gelebileceğini tahmin bile etmek istemiyorum!!

Kitapla ilgili daha detaylı bilgi için Amazon linki burada.

Hiç yorum yok: