16.06.2011

Cinisello Balsamo’da beş hafta!

İlk önce “Cinisello Balsamo da ne ola?” diye bir soru aklınıza gelebilir.. Kendinizi kötü hissetmeyin, bunu sormak çok doğal. Bu acayip isimli yer, ne Hırvatistan’da yeni moda bir koy, ne Hint Okyanusu’nda çok bilinmeyen bir ada, ne de çölde bir vaha.. Ne yazık ki durum biraz acıklı.

Milano'daki komik tabelalardan biri

Harita üzerinden tarif etmek gerekirse, İtalya’yı açıyorsunuz (Roma, Floransa, Venedik, Napoli? Hayır, hayır, bunlar değil), Milano’yu buluyorsunuz (Duomo, moda, Como? Hayır tam olarak bu da değil), Milano’nun kırmızı metro hattını bulup kuzeye doğru gidiyorsunuz (hala gelmedik), son durakta inip Sesto San Giovanni diye bir yere geliyorsunuz (buralar zamanında Romalıların şehir dışındaki bölgeleri bölmek için kullandıkları bir sisteme göre 6.bölge gibi bir şey oluyor anladığım kadarıyla), buradan da çıkıp otoyolların kenarından köşesinden ilerliyor ve Milano ismini yalnızca şehirlerarası tabelalarda görmeye başlıyorsunuz ki işte karşınızda çok sevgili Cinisello Balsamo! İsmi nereden geliyor bilmiyorum; ama ne yazık ki balzamik sirkeyle falan hiçbir ilgisi yok. Burası zaten hiçbir şeyiyle meşhur değil; varsa yoksa bolca şirket, fabrika, otoyol, inşaat.. Daha fazla uzatmadan tasvirimi tek kelimeyle şöyle özetleyeyim: Gebze.

Burası insanların sadece iş amaçlı uğradıkları bir yer. Burada yaşayanlar da var tabii ama Kadıköy’e Körler Ülkesi diyenler Cinisello Balsamo’da yaşayan İtalyanları görse ne derlerdi pek bilemiyorum (bunu düşününce benim mahalleme tarihi bir haksızlık yapılmış gibi geliyor!) Cinsello B.’da ulaşım çok rahat değil, arabasız bir yerden bir yere gitmek çok zor, iş saatleri bazen çok yoğun trafik oluyor, iş dışında ise terk edilmiş gibi. Özellikle gece belli bir saatten sonra otobüsler çok seyrekleşiyor, yürümek için de sevimsiz. Taksi deseniz yağmurlu havalarda bulması bir kabus. Bazı otellerin taksileri akşam sekiz buçuk oldu mu bu semtten koşar adım uzaklaşıyorlar..

Oteller de çok acayip, haftasonları fiyatlar ucuzluyor; çünkü hiç kimse haftasonunu burada geçirmiyor. (Cuma günleri Milano’nun Malpensa havaalanı tam bir kabus, kalabalıktan boğulabilir, saatlerce kuyrukta beklerken bayılabilir, alışveriş manyaklarının aldıklarını gördükten sonra hayat boyu alışverişe tövbe edebilirsiniz..) Benim gibi Pazar günü öğleden sonra yorgun argın buraya vardıysanız ve otelinize yerleşip hafif bir şeyler yedikten sonra dinlenmeyi düşünüyorsanız, haberler yine kötü. Buradaki otellerin restoranları ve oda servisleri haftasonu çalışmıyor. Peki dışarı çıkayım, yakın bir restorana gideyim derseniz, zaten normal zamanda çok az olan seçenekler neredeyse sıfıra iniyor; çünkü yakındaki restoranların çoğu kapalı! Ya uzağa gideceksiniz ya çevrede açık bir pizzacı bulup otele pizza getirtmeye çalışacaksınız, ya da uslu uslu Türk Hava Yolları’nın verdiği ve ne olur ne olmaz diyerek çantanıza attığınız mini Etiform ve fındığa talim edeceksiniz.. Buradaki İtalyanların geçen hafta konakladığım Holiday Inn oteliyle ilgili yaptıkları espri şu: otel o kadar zor bir yerde ve arabasız bir yere gitmek, dışarıya çıkmak o kadar zor ki, bu otelde kalmak gerçek bir “holiday in(!)” oluyor!

Allora.. Durum genel olarak bu minvalde. Üzerinde hiçbir şey yazılamayacak bu yer, benim yaklaşık beş haftalık durağım. Yine iş için buradayım, Cinisello’yla sürekli dalga geçip dursam da genel olarak halimden memnunum. Çoğu birer neşeli şirine benzeyen İtalyanlarla vakit geçirerek, tanıdık tanımadık herkese günde ortalama yirmi milyon kere “Ciao!” diyerek, takside, restoranda, markette - önüme çıkan her fırsatta çat pat İtalyanca konuşmaya çalışarak, kah çalışıp kah az buçuk gezerek, bol bol kahve içip sürekli yemek yiyerek geçiyor günler.. Bu ikinci haftam, daha hiçbir yeri keşfetmedim, her şeyi ağırdan alıyor ve esas olarak Engin’in teşrifini bekliyorum. Kıyafet alışverişiyle arası pek hoş olmayan biri olarak Milano’dan çok beklentim yok, daha çok çevreyi gezmek cazip geliyor şimdilik. Çok huyum olmasa da, bu gezide rahat ve plansız olmak ön planda. Rehberimiz Engin olacak, bakalım ne çıkacak bahtımıza..

Cinisello'daki acayip ananaslar!