uzun zaman sonra yeni bir yazı..
Alexanderplatz ve televizyon kulesi |
Çok
uzun zamandır elimi sürmediğim blogumla tekrar ilgilenme vakti geldi artık.
Mütevazı blogum bu süre içinde televizyona bile çıktı, kendi çapında meşhur
oldu (!), yazmazsam artık biraz ayıp olur. Zaten yazacak çok seyahat birikmişti; ama dönem dönem insanın içinden yazmak gelmiyor nedense. Neyse, bir çizgi çekeyim
ve yeniden yazmaya koyulayım şimdi.
İlk
sırada Berlin var.. Almanya bir transit seyahat dışında daha önce hiç ziyaret
etmediğim bir ülkeydi ve açıkçası tatil denince ilk aklıma gelecek adaylardan
biri değildi kesinlikle. Ama kuzenim Barış’ın bir süre burada bulunacak olması kafamızda
bir Berlin seyahati fikrini tetikledi ve bir ilki gerçekleştirerek Almanya’ya turist
olarak ilk adımımızı attık, kendimizi bir haftalığına Barış’ın misafiri olarak
bulduk!
İlk izlenimler: Kabuğundan
sıyrılmaya çalışan Berlin
Berlin
farklı bir şehir; Avrupa’da gördüğünüz o klasik, soğuk, düzgün ve biraz sıkıcı şehirlerden
ayrılan bir yanı var. Yerleşim dağınık; tek ve düzgün bir merkezi yok. Bunda
hem savaşların, bombalamaların, hem de duvardan ötürü şehrin kendine özgü gelişiminin
rolü var. Estetik olarak çok güzel bir şehir değil; ama farklı bir enerjisi
var.