12.11.2013

Şatoda nikah var!

21 Eylül 2013, St-Maurice

İsviçre’yi sebeb-i ziyaretimiz olan Kerim ve Sophie’nin nikah töreni için 21 Eylül sabahı çok erken saatte St-Maurice şehrine doğru trenle yola çıktık. Aslında evden çıkarken küçük bir macera da yaşadık: trene yetişmek için aceleyle hazırlanırken birden elbisemin altına giyeceğim topuklu ayakkabının fiyongunun bavulun içinde kopmuş olduğunu fark ettim. Tabii ki imdadıma Ongun yetişti!! Sabahın köründe bizim için kalkıp bizi gara kadar bırakmakla kalmadı,  bir de üstüne evden çıkmadan japon yapıştırıcısı ve bunu sürmek için gerekli teçhizatı da bulup buluşturdu. Böylece Engin, ben, kopuk fiyongumuz, japon yapıştırıcı setimiz ve kocaman düğün hediye paketimizle birlikte ilginç bir grup oluşturarak yolculuğa başladık. Yolda giderken fiyongu yapıştıran Engin’in yanında kendimi Külkedisi gibi hissettim doğrusu; ama bir Cumartesi sabahı gün aydınlanırken şehirlerarası trende şık giyimli bir çift, ortalarında bir ayakkabı ve bolca japon yapıştırıcısı gören diğer yolcular ne hissetti, onu bilemem!



Yolculuğumuz güzel manzaralı, konforlu ama son derece pahalıydı (burada çoğu şey gibi trenler de çok çok pahalı). Dağlar, bağlar, göller, Rhone nehri derken St-Maurice’e vardık. Bir vadi kıyısında yer aldığındanmış sanırım, vardığımızda güneş buraya henüz düşmemişti ve hava gerçek anlamda buz gibiydi. Zeren dayı bizi karşıladı ve birlikte kahvaltı yaptıktan sonra birlikte nikah töreninin yapılacağı St-Maurice kalesine geçtik. Burada bizi bir sürpriz bekliyordu: Mordillo!


Güneşin St-Maurice’te yüzünü göstermesiyle birlikte pırıl pırıl harika bir gün başladı ve çiftin şansına bütün gün hava olağanüstüydü. Nikah saatine kadar şatonun dışında biraz bekledik, janti damatla sohbet ettik. Daha sonra hayatımda şu ana kadar gördüğüm en ilginç nikah töreni başladı.

Biraz öğretmen havasındaki sert bakışlı nikah memuresi kendini tanıttı, gelin damat ve şahitler masada yerlerini aldı. Ben olayların birkaç beylik laf, sonra imzalar ve tebrik şeklinde gelişmesini beklerken memure başladı günün anlam ve önemini, tarihteki yerini anlatmaya. Çocukken Belirli Günler ve Haftalar diye bir dersimiz vardı, hemen onu anımsadım. Daha sonra bir bilgi yarışması yapacağını söyledi. Çat pat Fransızcamla herhalde bir şeyleri yanlış anladım diye düşünürken baktım hakikaten sorular başladı. Memure soruyor, konuklar cevaplıyor, sonra bir sonraki soruya geçiliyor.. Derken yarışma bitti 21 sayısının numerolojik anlamıyla ilgili bilgiler verildi. Bu kısım bitti, çiftin birliktelik tarihi okundu, şahitlerin ve gelin ve damadın konuşmaları yapıldı. Sonra nikah kısmına geçildi. Ama töreni bitirmeyi pek istemediği görülen memure son olarak çifte üç tane kart uzattı ve birini seçmelerini istedi, sonra da seçilen karttan aşkla ilgili bir metin okudu ve tören sona erdi. Sanırım kantondan kantona törenler farklılık gösterebiliyormuş; ama bizim için yurtdışında bir nikaha katılmak bir ilkti ve töreni son derece ilginç ve eğlenceli bulduk.

Tebriklerin ardından elimizde çiçekler ve şampanyalarla kale bahçesinde küçük bir kokteyl ve fotoğraf çekimine katıldık. Daha sonra da arabalarla konvoy yapıp dağ yollarından küçük bir kasaba olan Fully’e yakın bir mekana vardık. Burada dağlara karşı açık havada şarap içip çarpıldık, sonrasında da paellalı bir aile yemeği yedik.

Tüm gün boyunca şirin detaylar devam etti. Çiftle ilgili quizler cevapladık, resimlerinden puzzle yaptık, bir de üstüne ben bolca Fransızca pratik yaptım! Aslında pek konuşamadım; ama bolca çabaladım! “..epeyce yaklaşmışım duyuyorum, anlatamıyorum” ruh hali içinde, yer yer İtalyanca’yla karışıp çorba olmuş çakırkeyif cümleler kurarak günü kapattım.

Sophie’nin ailesi çok sıcak, samimi ve misafirperver insanlar. Ve çok mütevazı. Bir kare: ailenin tanıdıklarından kerli ferli bir amcanın nikah çıkışında çocuklarla baloncuk üfleme sahnesi hatırladıkça beni gülümsetiyor.

Bu nikah hep hatırlayacağımız, güzel bir anı oldu bize.

Teşekkürler ve mutluluklar Kerim & Sophie! Félicitations!


Hiç yorum yok: